SSS | Ajanda | Ara | Bugünün Mesajları | Forumları Okundu Yap |
10 Mayıs 2023, 19:22 | #1 | |||||||||||||||||||||
Moderatör
|
Aile: Neseb veya evlilikle bir araya gelmiş, ana-baba ve çocuklardan oluşan topluluk. Büyük baba, nine, torunlar da aile tanımı içine girdiğinden, onlar da ailenin bir parçasıdırlar.
Kadın ve erkeğin birbirlerine karşı duydukları his, arzu, duygu, ve meyiller Sünnetüllah gereğidir. (Âl-i İmrân, 3/14). Allah Teâlâ insana, yaratılışındaki fıtrata uygun olarak bu duyguları vermiş, yalnız bu meyillerin tatmin yolunu da belli prensiplerle sınırlamıştır. Bu sınırlar, sünnete uygun evlenmelerdir. İslâm'a uygun olmayan evlenme ve ilişkilerle meyiller yasaklanmıştır. Evlilik, eşler arasında maddî ve manevi tatmini sağladığından, sükunet ve rahatlık unsurudur. Neslin devamı ve gelişebilmesi için evlilik müessesesine ihtiyaç vardır. Kur'an-ı Kerîm ve sünnetde belirlendiği şekilde olmadıkça, bir aile yuvası kurulmasından söz edilemeyeceği gibi, doğan çocukların da meşru olacağı düşünülemez. İlk aileyi ilk insan Hz. Âdem (a.s.) ile Hz. Havva kurmuştur. O zamandan beri aile müessesesi olgunlaşmış ve gelişmiştir. Bununla beraber, toplumların, ekonomik durumun, iklimin etkisiyle çeşitli aile tipleri meydana gelmiştir. Aile ana-baba, çocuklar, biraz daha geniş anlamıyla karı-kocanın akrabasından oluşur. İslam ailesinin kurulması için ilk şartı, mümin bir erkekle mümine bir kadın olması, birbirleriyle sıhriyetin Kur'an'da yasaklananlardan olmaması gerekir. Kur'an'da anne, baba, kızlar, oğullar, kardeşler, teyzeler ve yeğenlerle evlenmenin haramlığı ile süt kardeşler arasındaki evliliğin yasak olduğu hükme bağlanmıştır. Yine Kur'anî hükme göre hala ve amca ile evlenmek yasaktır. İslâm'ın getirdiği hükümler, iki kız kardeş ve hanımın yeğenini bir arada nikâhlamayı yasakladığı gibi, hanımın vefatından sonra bunların nikâhlanabileceğini de mümkün kılmıştır. Hala ve amca çocuklarının evlenmeleri ise helâl kılınmıştır. Çocukların eşleri ile kayınvalide, üvey anne ve üvey baba ile ve evli kadınlarla evlenmek haramdır. Alıntı:
a. Karı-Kocanın Birbirlerine Karşı Görevleri: Karı-koca birbirlerinin eksiklerini, kusurlarını görmemeli, namus ve iffetlerini korumalıdırlar. Böylece bütünleşerek aile saâdetini sağlamalıdırlar. Dinimiz aile reisi olarak erkeği tanır: Alıntı:
Kocanın hanımına karşı hak ve görevlerini hadisler ışığında şöyle sıralayabiliriz: Bir kimse hanımına iyi davranmalı, onu kırmamalı, kaba davranışlardan sakınmalıdır. Peygamber Efendimiz (s.a.s.) şöyle buyurur: Alıntı:
Alıntı:
Erkek, hanımına ve çocuklarına dinî emirleri hatırlatmalı iyi yönde eğitmelidir. Alıntı:
Alıntı:
Koca, hanımına asla "çirkinsin" dememeli, yaptığı işte sürekli kusurlar aramamalı (İbn Mâce, Nikâh, 3), hanımını asla dövmemeli (Buharî, Nikâh, 93), hanımını sürekli zan altında tutup onu gizlice takip etmeye kalkışmamalıdır. (Müslim, İmâre, 56). Hanımının kocasına karşı görevlerine gelince; Hanım, ailenin reisi olan kocasına karşı bütün meşru ve İslâmi meselelerde itaat eder. Kadın eşinin malını ailesinin her türlü sırrını, namusunu, çocuklarını korumalıdır. Kadın durup dururken kocasından boşanmayı istememelidir. Çok zor durumda kalmadan kocasından ayrılmak isteyen kadına Cennet kokusu haramdır (Ebû Dâvud, Talâk, 18). Kadın kocasından izinsiz olarak evinden dışarı çıkmamalıdır (Buhârî, Nikâh, 116). Kadının kocasını memnun etmesi onun en önemli görevidir. Bu konuda Hz. Peygamber şöyle buyurur: Alıntı:
Alıntı:
b. Anne Babanın Çocuklarına Karşı Görevleri: Anne ve babanın ilk görevi, çocukların ihtiyaçlarını karşılamaktır. Peygamber Efendimiz (s.a.s.) şöyle buyurur: Alıntı:
Anne-baba çocuğunu güzel terbiye etmeli, anlayamayacağı bilgilerden ona bahsetmemeli, eğitimde basitten mürekkebe (karmaşığa) gitmelidir. Evvelâ, Allah'ı tanıtmalı, imanı kavratmalı, inandırmalı, uygun yasa vardıklarında da ibadetleri öğretmelidirler. Ayrıca neyin iyi, nelerin kötü olduğunu anlatmalı, yeme-içme, oturup-kalkma adabını öğretip bunları benimsetmelidir. Bunlar yapılırken anne babanın çocuklarına iyi örnek olmaları gerekir. Çünkü çocuklar daima büyüklerini taklit ederler. Anne-baba, çocuklarına adaletle davranmalı, onların kıskançlık duygularını kamçılamamalı, kız-erkek ayrımı yapmamalıdır. Anne-baba çocuklarına güzel isimler koymalı, sünnet ettirmeli, İslâmî bilgi ve duygularını geliştirmelidir. Anne-baba çocuklarına sevgi ve merhamet göstermelidir. Peygamber Efendimiz, bir dizine Üsâme'yi, diğer dizine de Hasan'ı oturtur, sonra: Alıntı:
Alıntı:
Çocuklar, anne ve babalarına itaat etmeli ve iyilikte bulunmalıdırlar: Alıntı:
Çocuklar, anne ve babalarına karşı saygı ve şefkat göstermeli, istediklerini yerine getirmeli, onları memnun etmelidir. Alıntı:
"Peygamber (s.a.s.) Efendimize: Alıntı:
Alıntı:
Çünkü bu vakitler karı-koca arasında mahrem vakitlerdir. Allah Teâlâ, bütün müminlere bunu çocuklarına öğretmelerini emretmiştir (Nûr, 24/58). Alıntı:
Alıntı:
Allah'a şirkten sonra en büyük günah ana-babaya itaatsizliktir. Ana baba İslâmî emirleri yerine getirmede ve yasaklardan kaçınmada titizlik göstermiyorlarsa ve hatta kâfir iseler, bu onların ana-baba olmalarından doğan haklarını ortadan kaldırmaz. Dolayısıyla onlara Allah'a isyan teşkil etmeyen hususlarda itaat etmek ve her zaman iyi davranmak gerekir. d. Kardeşlerin Birbirlerine Karşı Görevleri: Kardeşler birbirlerine karşı iyi davranmalı, küçükler büyüklere itaat edip onlara saygı beslemeli, büyükler de küçüklere hoşgörü ile davranmalıdırlar. Ancak bu şekilde âilede mutluluk ve huzur sağlanabilir. Kardeşler maddî hırs sebebiyle, aralarındaki birlik ve beraberliği, ahengi bozmamalıdırlar. Kardeşlerin kabiliyetleri birbirlerini kıskançlığa sevketmemelidir. Kimi insan ilme meraklıdır, o sahada ilerler, şan şöhret sahibi olur; kimi insan da ticarete meraklıdır, o sahada çalışır, ilerler, zengin olabilir. Bunları olgunlukla karşılamalı, herkesin aynı şey olamayacağı, aynı sahada çalışamayacağı gerçeği unutulmamalıdır. Aralarındaki -varsa tabii- fikir ayrılıklarını, konuşarak, birbirlerinin düşüncelerine hürmet duyarak çözüm yoluna koymalıdırlar. Sertlikler ve tartışmalar daima kötü sonuçlar doğurur. Ailevî huzursuzluklara, tatsızlıklara neden olur. İslâm aile hukukunun özelliklerine gelince; Evliliğin gayesi aileye huzur ve mutluluk, toplumda da iyi bir nesil temin etmektir, Alıntı:
Alıntı:
Ailenin mutluluğu, çocukların asaleti ve İslâm toplumunun kurtuluşu evleneceklerin birbirlerini seçerken kullandıkları ölçü ile yakından ilgilidir. Bu konuda Resulullah (s.a.s.) şöyle bir ölçü koymuştur: Alıntı:
Evlilik gerçekleşince karı ve koca Allah önünde birbirlerinin haklarına uymakla yükümlüdürler. Bu karşılıklı haklar aile reisliği hariç eşitlik esasına dayanır. Evlilik kadının şahsiyetini ortadan kaldırmaz, erkeğin hukukî ve sosyal kişiliği eşinin haklarını gölgelemez. Kadın kendi aile ismini taşıyabilir, kendine ait mallar üzerinde tam ve bağımsız bir tasarruf yetkisini kullanabilir. Karı-koca birbirlerine iyi niyet ve güzel ahlâk ile davranacaklardır. Alıntı:
"...Kadınlara normal ve iyi davranın; onlarda hoşunuza gitmeyen bir şey olursa, belki bir şey hoşunuza gitmediği halde Allah onu birçok hayırla doldurmuştur."(Nisa, 4/19) Anlaşmazlık büyürse hakeme başvurulacak, hakemler de âilenin devamını sağlayamazlarsa son çare olarak, usulüne uygun "tedricî boşanma" sistemi uygulanacaktır . İslâm aile hukuku, dördü geçmemek üzere ve oldukça güç durumlara ve şartlara bağlı olarak erkeğin aynı zamanda birden fazla kadınla evlenmesine izin vermiştir. İlk eş, üstüne evlenilmemesi şartını koşmuş ise, ikinci evlilik yapılamayacağı gibi, usulüne uygun evlenmelerde eşlerin hukuk ve şahsiyetini gözönünde bulundurmak gerekir. Manevî ve ahlâkî ilişkiler yanında, anne-baba ile çocuklar arasındaki hukûkî münasebetler de itina ile tanzim edilmiştir. Ehliyet, velâyet ve vesâyet hükümleri babalı veya yetim bütün çocukların durumları ve menfaatları ile alâkalıdır. İslâm muhtaç ana babaya çocuklarının bakmasını, erkeğin karısına ve muhtaç olan akrabasına geçim sağlamasını teminat altına almıştır. Nihayet miras hükümleri de yakından uzağa bütün hısımların, ölenin malı üzerindeki haklarını tesbit etmiştir . İslâm hukuku, evlilerin zinasını -şartları tahakkuk ettiği takdirde- ölüm cezasına çarptırdığı, zinayı bu ölçüde yasakladığı için, ona götürmesi muhtemel bütün şüpheli yolları tıkamış, kadınlarla erkeklerin karışık eğlenmelerini, yabancı bir erkekle kadının baş başa kalmasını, kadının, yanında bir yakını bulunmadan, yalnız başına yolculuğa çıkmasını, kadın ve erkeğin birbirine ısrarla bakmalarını yasaklamıştır. İslâm'da âile düzeninin oturduğu bu temeller, İslâm hukukunun aile anlayışını her hâliyle ortaya koymaktadır. |
|||||||||||||||||||||
Alıntı ile Yanıt |
Yanıtla |
Seçenekler | |
Görüntüleme stilleri | |
|
|